DEVAM: 31-
EFENDİSİNDEN KAÇAN KÖLEYE KAFİR ADININ VERİLMESİ BABI
124 - (70) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا جرير عن
مغيرة، عن
الشعبي؛ قال:
كان
جرير بن
عبدالله يحدث
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "إذا
أبق العبد لم
تقبل له صلاة".
[:-227-:] Bize Yahya b. Yahya tahdis etti. Bize Cerir, Muğire'den
haber verdi. O Şa'bl'den şöyle dediğini nakletti: Cerir b. Abdullah, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu tahdis ederdi:
"Köle kaçtığı
takdirde hiçbir namazı kabul olunmaz. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4360; Nesai, 4063, 4064. Ayrıca 4065, 4066, 4067'de mevkuf olarak,
4062'de de mevkuf olarak rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 3217
NEVEVİ ŞERHİ (225, 226 ve 227
numaralı hadisler için): Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Herhangi
bir köle efendilerinden kaçacak olursa ... " Diğer rivayette: "Zimmet
ondan uzak olur." Diğerinde ise: "Köle kaçacak olursa hiçbir namazı
kabul edilmez" buyurulmaktadır. Bu hadislerde ondan "kafir" diye
söz edilmesi ile ilgili bundan önceki başlıkta yapılan açıklama şekilleri
sözkonusudur.
"Ondan
zimmet beri olur." Onun zimmeti yoktur demektir. Şeyh Ebu Amr
(rahimehullah) dedi ki: Burada sözkonusu olan zimmetin saygınlık ve dokunulması
yasak olan haklar diye açıklanan zimmet olması da mümkündür, Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onun için yüce Allah'ın zimmeti ve Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zimmeti vardır" buyruğu türünden olması
da mümkündür. Bu da onun teminatı, güvenliği ve koruması anlamındadır. İşte
kaçan köle önceleri efendisinin kendisini cezalandırıp, hapsetmesine karşı
koruma altında iken kaçmak suretiyle onun bu özelliği ortadan kalkmış olur.
Allah en iyi bilendir.
Namaz
ve Benzeri Amellerin Sahih Olmasına ve Kabul Edilmesine Dair
Allah
Resulünün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Köle kaçarsa hiçbir namazı kabul
edilmez" buyruğunu ise, İmam el-Mazerı tevil etmiş, daha sonra Kadı Iyaz
-Allah ikisine de rahmet buyursun- da onu takip etmiş bulunmaktadır. Tevili
şöyledir: Bu kaçmayı helal kabul eden kişi hakkında yorumlanır. Böyle bir kimse
kafir olur, namazı da, onun dışındaki bir ameli de kabul olunmaz. Namaz
sözkonusu edilerek diğer amellerine dikkat çekilmiş olmaktadır.
Ancak
Şeyh Ebu Amr (b. es-Salah) bunu kabul etmeyerek şöyle demiştir: Hayır, bu hüküm
helal kabul etmeyen başka kimseler hakkında da geçerlidir. Amelin kabul
edilmemesi, sahih olmamasını gerektirmez çünkü kaçak kölenin namazı sahihtir
ama makbul değildir. Kabulolunmaması bu hadisten dolayıdır çünkü namazı masiyet
ile birlikte ifa edilmiştir. Namazının sahih olması ise sahih olması için
gerekli şart ve rükünlerinin varlığından dolayıdır.
Bunun
böyle olmasında da bir çelişki yoktur. Namazın kabul edilmeyişinin etkisi ise
sevabının ortadan kalkmasında, sahih olmamasının etkisi ise kaza yükümlülüğünün
bulunmamasında ve ona namazı terk eden kimsey? verilen ceza gibi cezanın
verilmeyeceğinde ortaya çıkar. Şeyh Ebu Amr İbnu's-Salah (rahimehullah)'ın
sözleri bunlardır. Bu da güçlü ve güzeloluşunda şüphe bulun- . mayan bir
açıklamadır.
Mezhebimize
mensup ilim adamları çoğunlukla gasp edilmiş bir evde kılınan namaz sahihtir
fakat sevabı yoktur demişlerdir. Ben mezhep alimlerimizden Ebu'n-Nasr
es-Sabbağ'ın kardeşinin oğlu Kadı Ebu Mansur'un kendisinden naklettiği
fetvalarında şunları söylediğini gördüm: Bizim Irak'taki mezhep alimlerimizin
bilinen sözleri gasp edilen bir evde kılınan namazın sahih olduğudur. Bu
şekilde kılınan bir namaz ile farz sakıt olur ama sevabı yoktur. Ebu Mansur
dedi ki: Horasan'daki mezhep alimlerimizin ise ihtilaf ettiklerini gördüm.
Onlardan kimisi namaz sahih olmaz demiştir. Hocamızın el-Kamil adlı eserinde
zikrettiğine göre namazının sahih olması ve onu kılması dolayısıyla da sevabını
elde etmiş olması gerekir. Yaptığı işi dolayısıyla sevap kazanmış olur, gasb
edilmiş bir yerde kalmak suretiyle de asi olur. Eğer bizler onun sahih
olmadığını söyleyemiyorsak sevabının da olmayacağını söyleyemeyiz. (2/58) Ebu
Mansur dedi ki: İşte bu böyle bir namazın sahih olduğunu kabul edenlerin
yöntemine uygun yapılmış bir kıyastır. Allah en iyi bilendir.
Kölenin
kaçışını anlatmak için kullanılan "ebeka" fiili be harfi fethalı
olarak da, kesreli olarak da söylenebilir. Her ikisi de meşhur iki söyleyiş
olmakla birlikte fethalı söyleyiş daha fasihtir, Kur'an-ı Kerim'de de:
"Hani o dopdolu gemiye kaçıp sığınmıştı" (Saffat, 140) buyruğunda be
harfi fethalı gelmiştir.
"Mansur
b. Abdurrahman'dan, O Şa'bl'den, o Cerir'den şöyle derken dinlediğini nakletti
... Mansur dedi ki: Allah'a yemin olsun ki bu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den rivayet edilmiştir... hoşlanmıyorum" ibarelerinin anlamı
şudur: Mansur bu hadisi Şa'bl' den, o Cerir' den Cerir'e mevkuf olarak rivayet
etmiştir. Daha sonra Mansur bu hadisi ona mevkuf olarak rivayet ettikten sonra
şunları söylemiştir: Allah'a yemin olsun ki bu hadis Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e merfudur (onun kendi buyruğu, hadisidir). Bu sebeple ey hazır bulunan
havas (özel) kimseler ben rivayet ettiğim lafzımda açıkça nebinin hadisi
olduğunu belirterek merfu olarak rivayet etmekten hoşlanmıyorum. Bu sefer
masiyet ehli kimselerin cehennemde ebedi kaldığını söyleyen Harici ve
Mutezilerle dolu olan bu Basra'da bu rivayet benden yaygınlaşır hatta Hariciler
cehennemde ebedi kalmaktan ayrı olarak böyle birisinin kafir olduğuna da
hükmederler. Bu durumda onlar bu hadisin zahirine yapışabilirler.
Bizler
bunun (benzeri rivayetlerin) tevilinin nasılolduğunu ve bu kanaate sahip
olanların görüşlerinin batıl oluşunu, bu kitabın çeşitli yerlerinde sözünü
ettiğimiz kesin ve açık deliller ile önceden açıklamış bulunmaktayıı.
Burada
sözü geçen Mansur b. Abdurrahman el-Eşel el-Gudani el-Basrı olup, Ahmed b.
Hanbel ve Yahya b. Main sika olduğunu, Ebu Hatim er-Razi ise zayıf olduğunu
belirtmiştir. Rivayette her birisine Mansur b. Abdurrahman denilen beş kişi
vardır ki, bu onlardan birisidir. Allah en iyi bilendir.
DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Bundan muradın ne olduğu 68 nolu Hadis'in izahında
var. Şunu da ilâve edelim ki; ekseri
Şafiî âlimlerine göre; gasbedilen bir yerde kılman namaz sahihtir; yalmz sevabı
yoktur. Bazıları, bu namaz sahih değildir demişlerdir. Hanefi âlimlere göre
gasbedilen yerde namaz kılmak mekruhtur.